KARS

”Kars’ı Hala Görmediyseniz, TAM ZAMANI…’’
diyerek yola çıktığımız turumuz 14-17 Şubat 2019 tarihleri arasında kalabalık ve keyifli bir grupla gerçekleşti.

Türkiye’de son yılların en gözde destinasyonu neresi dersek, şüphesiz çoğumuzun ilk cevabı Kars olacaktır. Doğu Ekspresi’nin ardından, adının daha çok duyulmasıyla beraber hemen hemen herkesin gitme planları yaptığı ”Serhat Kars’ı” 4.kez en güzel mevsiminde ziyaret ettik.
4 gün boyunca yağarak bize eşlik eden kar, kara şehir olarak adlandırılan Kars’ı bembeyaz yapıp, havayı yumuşatarak bizlere hem daha rahat keşfetme imkanı, hem de şehrin tadını bol bol çıkarma şansı verdi.

Adana’dan uçakla gerçekleştirdiğimiz turumuz, hem konfor hem de vakit kazandırarak 4 günü dolu dolu Kars ve Çevresi’nde geçirmemizi sağladı.

Kars’da ilk durağımız yürüyerek şehir merkezi turu ardından Kaz Evi, yürüyüşümüz sırasında Türkiye’de Atatürk’ün gerçek boyutlarına en yakın heykelini, renove edilerek ziyarete açılmış Gazi Ahmet Muhtar Paşa Konağı’nı, zamanın kiliselerinden Alexander Nevsky Katedrali’ni (Fethiye Camii), Kars Kalesi’ni ve tabi karlı Kars sokaklarını, size her adımda sevgiyle eşlik eden sokak köpeklerini, belki de ilk kez orada duyup şaşıracağınız kargalar korosunu görüyoruz. Aşıklarıyla ünlü Kars’da, Aşıkların atışmasına gitmeden olmaz tabi, kendi türküleriyle, karşılıklı atışmalarıyla keyiflendiren aşıkların teklifiyle, heyecanla verdikleri dörtlükleri tamamlaya çalışıyoruz. İçimizden cesaretliler tamamlıyor da, tabi oldu mu onu Aşıklar bilir:)

İlk akşam yemeğimizi, Kars’ın ünlü Kaz Evi, Nuran Abla’nın yerinde alıyoruz, Nuran Abla tatlığıyla bizi karşılıyor, yemeklerini, buraya verdiği emeği anlatıyor. İlk akşam yemeğimizde Kaz’la tanışmış oluyoruz böylece. Ardından yöresel oyunlarıyla ‘’Kars Kafkas Legends’in’’ gösterisini seyrediyor, zaman zaman süprizli showlarına biz de eşlik ediyoruz.

Bol koşturmacalı günün ardından, biraz yorgun ama çok keyifli şekilde otelimizde dinlenmeye gidiyoruz. Ertesi gün bol yürüyüşlü olacak, Kars’ın hakkını bolca vereceğiz:)

2. Gün otelimizdeki kahvaltının ardından 2016 yılında Unesco Listesi’ne alınmış, Ani Harabeleri’ne doğru yola çıkıyoruz.
Yol boyunca Kars’ın tarihi, Rus Hakimiyeti dönemleri, Terekemeler, Malakanlar… Bol bol rehberimizi dinliyor, bölgeyi daha iyi tanımaya başlıyoruz.

Kısa süren yolculuğumuz ardından Ermenistan sınırında Ani Harabeleri’ndeyiz. O gün gezimiz boyunca karın en güzel haline ve kar yağdıkça Ani’nin en güzel manzaralarına şahit oluyoruz. Ebu-l Menuchr Camii, Kurtarıcılar Kilisesi, Resimli Tigran Honents Kilisesi, Havariler Kilisesi Ani’de ki duraklarımız. Tabi hep beraber buranın hatıralarında olmazsa olmaz Aras Nehri’nin (Arpaçay) ayırdığı sınırda bol bol fotoğraf çektiriyoruz. Ani’ye gelip de bu pozu vermeyen kimse yok gibi:) Ani’ye hoşçakal dememiz ardından Doğu Anadolu’nun en büyük ikinci gölü olan Çıldır Gölü’ne doğru yola çıkıyoruz.

Üzerinde sobaların yandığı, dönem dönem araçlarla showların yapıldığı, tamamen donan gölde, atlı kızaklarla keyif yapıp, ata binip ardından ilk yediğinizde somon mu dediğiniz sazan balığını yemek için Atalay’ın Yerine geçiyoruz. Lezzetli balığın yanında, sobada ısıttığımız ekmeklerle beraber içimiz de ısınıyor.

Atlı kızak sırasında kendisi de artık Fenomen olan Tekin Abi’den kızakların hikayesini, birbirinden eğlenceli tekerlemeleri, türküleri dinleyerek eğleniyoruz. Ardından Balık Avı Safarisi’ne doğru buz tutmuş yoldan yürüyerek gidip, gölün derinliklerinden kısmetimize neler çıkacağını heyecanla bekliyoruz. Şansımıza Sazan Balıkları ve Midyeler çıkıyor.

Gün bitip otele döndüğümüzde 15000 adımı tamamlamış oluyoruz. Kısa bir dinlenmenin ardından akşam yemeği için 1952’de kurulan esnaf lokantısı Kristal’deyiz. İki akşam boyunca Etli Lahana’dan, Haşıl’a, Azeri Taş Köftesi’nden, Umaç Helva’ya yöresel lezzetleri burada deniyoruz.

Gün bitiyor tabi keşfetmek için Kars sokakları bitmiyor:) Gece yürüyüşüyle Kars’ı keşfe devam ediyoruz. İsteyenler için zencefilli sütleriyle Milk Bar, isteyenlerle ateş başında eğlencesi ve canlı müziğiyle geceler de oldukça hareketli.

3.Gün Sarıkamış, biraz hüzünlendiğimiz, sonra bol bol keyifli vakit geçirdiğimiz bir gün oluyor. Bugün de kısa bir yolculuğun ardından öncelikle Sarıkamış Şehitliği’ndeyiz. Yol boyunca Şarıkamış Şehitleri’nin hikayeleriyle onları yad ediyoruz. Ardından Sarıçam Ormanları, telesiyejleri, kayak pistleriyle bir çok ünlü kayak merkezini aratmayan Sarıkamış’dayız. Kısa bir şehir turu ardından, telesiyejlerle Sarıçam Ormanı’ndan geçerek, 1. etap’a çıkıyoruz. Bu yolculuğun en azından bir bölümünü telefondan, konuşmadan uzak sadece sakince etrafı izleyerek tamamlamanızı öneririm. Huzuru bulacağınıza eminim. Dağ’da isteyenler için pek çok alternatif mevcut, isterseniz kayabilir, isterseniz kayak dersi alabilir, kızak yapabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir