İZLANDA
THY ile Istanbul üzerinden Kopenhag’a ulaştıktan sonra, WOW Air ile Atlas Okyanusu’nun kuzeyindeki 330 bin nüfuslu, İzlanda’nın başkenti olan Reykjavic şehrine varıyoruz.
İndiğimiz andan itibaren ülkenin tarıma elverişli olmayan topraklarında, şehrin hemen hemen heryerinde lila ve morun her tonunda lavanta görünüşlü çiçeklerden görüyoruz.
Uçaktan iner inmez, ayağımızın tozu ile Jeotermal spa olan Mavi Göl’de (Blue Lagoon) 38-39 derece kaynar suya girip tüm yol yorgunluğunu atıyoruz. Sülfür vb mineraller açısından zengin olan bu sıcak suyun cilt hastalıklarına çok iyi geldiği söyleniyor, ancak saçlarımızı da kazık gibi yapıyor:)
Saçımız sertleşmesin diye girmeden önce saçımıza krem sürmemiz konusunda uyarılıyoruz.
Kolumuza taktığımız bilekliklerle sıcak suda keyif yaparken, suyun içerisindeki büfeden taze sıkılmış meyve suları (muz, kivi, çilek vs), meşrubat, bira vs içiyoruz.
Ayrıca suyun içerisindeki doğal kremlerle yüzümüze, kollarımıza maske yapıyoruz.
Ertesi gün klasik 8 saatlik Golden Circle Turu’nu alıyoruz ve adada toplamda 300 km’lik bir halka çiziyoruz. Dev Gulfoss Şelalesi, Milli Park, Domates yetiştirilen bir yer ve de hala aktif olan, altı fokur fokur kaynayan sıcak buhar ve kükürt fışkırtan Gayzer’i ziyaret ediyoruz. Gayzer’den her 5-10 dakikada bir su fışkırıyor.
Reykjavic, yeryüzünde kutup bölgesine en yakın başkent.
Buralarda 6 ay gece, 6 ay gündüz yaşanıyor. Temmuz ayında geldiğimiz için hiç geceyi göremedik.
Otellerde koyu renkli perdeler olmasa uyumak çok zor olurdu.
Ülkenin buzullarla kaplı olmasının yanısıra, herkesi ısıtmaya yetecek, elektrik enerjisi üretebilecek su kaynakları var. Golf Stream sıcak su akıntısı nedeniyle de sıcaklık öyle çok da düşük olmuyor.
Serin havanın aksine İzlanda’lı insanların çok sıcak ve yardımsever…
Görmeye değer şirin bir ülke idi.
Gezinin Grönland (Greenland)’e olan devamı bir sonraki yazıda:)
Gizem Arslan
7 Temmuz 2015